BU YAZIYI DİKKATLE OKU...
ORADAN BURADAN LÂFLAR VARDIR. AMMA BlRŞEY ANLATMAK iSTiYORUZ
Helâl olmayan haram mıdır? Hayır...
Haram olmayan helâl midir?..Hayır...
Haram ile helâl arasında belli olmayan şüpheli tehlikeli durumlar vardır...
Beddua İslâmda yasaktır.
“Es SABÛR”a isyan olur.
“Es SABÛR”da kazâ ve kadere inkiyad vardır.
Helâl olmayan haram değildir.
Haram olmayan da helâl değildir.
Helâl, haram kelimeleri mânâları bakımından yek diğerinin zıddı demek değildir.
Bu düşünce doğru değildir.
Kan nakli helâl değildir.
Haram mıdır?
Hayır...
Besmelesiz kesilen hayvan eti helâl değildir.
Haram mıdır?
Hayır...
“Haram olsun!” derler.
Bilir misiniz :
Karga karga ile.
Kırlangıç kırlangıç ile gezer.
Hiçbir hayvan başka cinsle alâkadar değildir.
Arslan kaplanla gezmez.
İnsanoğlu tabiat ile uğraşmasını aşırı ileri götürürse canavarlar hâsıl olur.
Nükleer silâhı medeniyet dediğimiz yarattı.
İnsanın dostu yoktur.
Mutluluğuna ortak olmak isteyenler vardır.
ALLAH’ı yarattığı şeylerle isbata kalkma!
Kimi kime vardır yoktur diye isbata uğraşıyorsun.
Vardır! Vardır! Vardır!..
ALLAH’ın yarattığı şeylerde ALLAH’ın kudretini görmeye çalış!
ALLAH’ı isbata kalkmak şüphe etmenin tam kendisidir.
Küfürdür.
Aklın eremediğini akla sokmaya çalışmak da akla karşı hakaret olur.
Kendini bulmak HAKK’ı bulmaktır.
Yâni hakikati bulmaktır.
Kaç kula nasip olmuştur.
Dışarıdan içeriye bakarsan bir şey göremezsin.
İçeriden dışarı bakarsan o zaman iş başkadır.
Dışarıdan içeriye herkes bakar, içeriden dışarıya bakanın baktığını anlayan ve gören yoktur. Bu lafları anla!..
Sende gizli malzeme ile kendini bul!
“ALLAH verdiği nimetleri kulun üstünde görmek ister!”
Zira ALLAH’ın dışında değildir kul...
Burayı tekrar tekrar oku!
Ne demek istiyoruz onu onla!..
“Kulumla görürüm, kulumla işitirim!”
“Biz onlara şah damarlarından daha yakınız!”
“Biz” ne demektir.
“Onlara” kimlere?..
“Bana” bir arşın yanaşana ben on arşın yanaşırım!” ne demektir.
“Niçin ondur?”
Bunlar kudsî hadisdir.
Nihâyet;
“Ben insanın sırrıyım, insan benim sırrım!”...
“Biz hep iç içeyiz. Birbirimizin dışında değiliz!” demektir.
Bunu idrak hududuna sokanlardan biri Mansur gibi birşey mırıldandı:
“Cebrailem!” diyor.
Bu vasıtadır.
Dimağda düşünceler.
Sessiz sözler, Kelimeler, Sırrî lâflar bu düşünceleri sese çevirmek bunları âlet vasıtası ile duyurmak yâni ruhun kudret ve güçlerini cesed mekânında kendisinin ait olduğu lâ mekâna bağlanışı “ALLAH’a” ses ile oluyor demektir.
Kur’ân-ı Kerim Arap lisanı üzere nazil olmuştur.
Kur’ândaki kelimelerin Arap lisanında nasıl isti’mal edilmiş olduğunu göstermek için Arap şiirlerine müracaat edilir.
Kur’ânda dini vazifelerimizin ibâdet emri olduğu için, bunlarda hikmet aramak, niçin böyle olduğunu aramak doğru değildir.
Herkes o sırrı, hikmeti anlayamaz.
“Sabah vakti namazı 2 rekkâtdır.
Akşam vakti namazı 3 rekkâtdır.
Diğer namazlar niçin 4’dür.” diye araştırmak makul değildir.
Emr-i taabbüdîdir.
Yâni İbâdet edeceğe emirdir.
Salât-duadır.
Asıl mânâsı budur.
Namaz mânâsında da kullanılır.
Sebebleri var.
Niçinleri var...
Gözleri hakîkatlara açık olanlar yakınen bilirlerki bu maddîyat âleminin fevkinde bir de mânevîyat âlemi vardır.
Bu maddîyat sahasında sayısız hadiseleri vücuda getiren ilâhî kudret mânevîyat âleminde de nihâyetsiz şuuna = olurlara vücud vermektedir.
Bu mânevî şuunun tecellîyatı hususunda ise Kur’ân âyetlerinin pek lâtif tesirleri vardır ki bu da Kur’ân-ı Kerim’e ALLAHu Taalâ tarafından mev’ud (vaad edilen) bulunan hassalardan, meziyetlerden ibaretdir.
Birçok hastalıkların zeval ve inkişaf bakımından insanın okunması lâzımdır.
Gramofon plâkları üzerine ses dalgaları ivler açar.
Bunlar tekrar oradan ses hâline alınır.
Kurşun levhalar üzerine yazı yazarak, kâğıtlara yazı yazarak veya su ile karıştırarak oradan harekete geçen atomların ihtizazları insan vücuduna tesir eder.
İslâmda rüya bir sırdır.
Ruhî hadiselerden biridir.
Eskiden “Belagat ilmi” denilirdi ki;
Mâni’a, Beyan, Bedii kısımlarını ihtiva eder.
Bunu bilmek büyük bir ilim sahibi olmak demektir.
Kur’ân-ı Kerim birşeyi anlatırken evvelâ onu maddî şekle sokarak şekillendirir, insanın idrak hududuna girdiği zaman mânevî kelimelerle, vaadlerle onu süsler, insanın akıl ve ruhuna hitap eder.
Sözler bazen yetersizdir.
Bunu unutmamak lâzımdır.
Meselâ:
Teyemmüm : Niyet vardır. Medine’de Abdest : Niyet yoktur. Medine’de.
Oruç : Niyet vardır. Medine’de.
Namaz : Niyet vardır.
Sabah ve akşam vakti namazları başkadır.
Diğer namazların niyetleri başkadır.
Hac : Niyet vardır. Medine’de...
Namazda en kıymetli vaziyet kıyamdadır.
Niçin?
Âdem’in yaratılışında ruh nefyedildiğinden sonra “kalk!” emri...
Bunda şükran, hamd gizlidir.
Ayakta uyunamaz.
O hâlde uyku nedir?
Düşün!
Bu şuun yek diğerine samimi bağlarla bağlıdır.
Kâinatda herşey güzeldir.
Çirkin yoktur.
Çirkin denilen ne ise onda gizli bir güzellik vardır.
Belki de bir güzelliğe perde olmuştur.
Çirkin dediğimiz hâl...
Çirkinlik ne ise muhakkak o bir güzelliği gizlemektedir.
Cenabı ALLAH her şeyi yarattığı için onda çirkin birşey sadır olmaz. Kusursuzdur.
Kusursuz yarattığına göre çirkinlik yok demektir.
Çirkinlik; insanların anlama, görme, kavrama kabiliyetine göredir.
Resûlü Ekrem, kokmuş ölü bir köpeğin dişlerini göstererek:
“Ne kadar güzel dişleri var!” buyurmuştur.
Sahabeler kokudan burunlarını tutarak ölünün yanına yanaşamamışlardır. Bu hadise güzellik ve çirkinlik görüşüne göredir.
Onu anlatır basit olarak...
Derine dalarsan iş bambaşkadır...
Bazı yaratıklarda koku hassası yoktur.
Bu da birşey ifade eder.
Tetkik et. Düşün!..
Herşey güzeldir.
Zira herşey bir tetkik ve endam üzere halk edilmiştir. Cennet güzellik sembolüdür.
Cehennem çirkinlik sembolü değildir.
Cehennem çirkin değildir.
Zira ALLAH’ın halkettiği bir mekândır.
Huri Gılman güzelliğin, sevişmenin sembolüdür.
Huri Gılman kelimeleri çoğuldur.
Fakat müfret mânâda kullanılır.
Niçin?
Çok mühimdir anlamaya çalış düşünerek...
Ter sudur.
Su olarak kokusu yoktur.
Ter o anda cildin kokusu duyulmaktadır.
Ter o kokuyu ortaya çıkarır.
Bazılarının terleri kokmaz...
Bu kokuyu ter çıkaran hissedemez ve anlamaz.
Hiç kimse kendi kokunusu alamaz.
Alırsa çıldırır.
Herkesin kendine has kokusu vardır,
Bu kokuyu ter zamanındaki koku ile karıştırmayınız!
Koku daimidir.
Ter daimi değildir.
Köpekler sahibinin kokusunu tanırlar.
Dişi koyunlar yavrularını kokudan tanırlar.
Yavru iken onlar da analarını tanırlar.
Bir müddet sonra yavruları artık analarını tanıyamazlar.
Bu tanıma emzirme zamanındadır.
Emzirme bitti mi bu hassa kaybolur.
Analığın verdiği bir hassadır bu tanıma.
Kadın ve erkek kokularında fark vardır.
Hakiki kadın kokusu, hakiki erkek için çok hoştur cezbedicidir.
Hakiki sevişmelerde yek diğerinin kokusunu alabilirler.
Kendi kokularını alamazlar.
Sağ ve sol taraf kokuları farklıdır.
Terde de aynıdır.
Koltuk altlarında da...
“Bana;Gözümün nûru namaz, Kadın ve güzel koku sevdirildi” buyurması, Sun’î olarak elde edilen kokular diye düşünmek gülünçtür...
Kadındaki güzel kokudur bu.
Sevdirilen güzel koku...
Terin kokması haramdandır.
Bu kafidir.
Haramdan sakın.
Ter kokusu kaybolur.
Bu koku elbiseyi ve ayakkabıyı eskitir...
Bazı hacı efendiler vardır koku sürerler.
Kendi kokusunu haber veriyor.
O koku seni ne gizler ne de burnu çok iyi koku alandan örter.
Aklını başına al!..
Resûlullah söyledi mi:
“Felan, felan kokular kullanın!” diye.
Aklını başına al!..
2.XII.1986
Muzır : (Muzırra) Ziyân veren, zararlı, zarara sokan.
İsti’mal : (Amel. den) Kullanmak. Faydalanmak.
Taabbüdi : İbâdet etmek. Kulluk etmek.
Sun’ : Yapmak. * Eser, yapılan iş. * Te'sir. * Güzel iş yapmak.
Sun’î : Yapma, doğal olmayan.
Felan : İnsanlar içinde alem isimlerden kinâye bir isim. İsmi bildirilen şey.