Açlık Grevi

Açlığı bilirim.

İnsanı öldürmez.

Açlık insanın maddesine bağlı nefsinin hırs ve biyolojik arzusudur.

Nefsin değil...

Nefsinin dedik.

Dikkat et!

Evvelâ bu ayrımı anla...

Nefis umumidir.

ALLAH nefsi yaratmıştır.

O hâlde vardır.

“Nefis” den” insanın kendi tasarrufunda olanı “nefsinin”dir.

Arada dağlar kadar fark, mânâ vardır.

“Kendi nefsini bilen, RABB’ını bilir”

Basit lâf değildir.

Kendi nefsini bilen “RABB’ını” bilir deniliyor.

Burada RABB, ALLAH demek değildir.

Yaratıcısını bilir.

Onu bilmek de kendi nefsini bilmesidir.

Zira onu halkeden RABB’ıdır.

Yâni ustası da, o da “ALLAH” dır...

Nefsinin tasarrufunda bulunan, vücudun işlemesini yâni “HAYY”ın devamı için Cenabı ALLAH, ER REZZAK-I ÂLEM olduğunu bildirmiştir.

ALLAH’ın helâl rızık kapısı kapalı gibi görünürse de alın teri ile müracaat edenin elini kapı boş çevirmez.

Aksini düşünmek tamamıyla küfürdür.

“Alın teri” nedir.

Onu basit olarak düşünme!

Öğren nedir?..

Sen yeter ki istemesini bil!..

ALLAH’dan istemek en büyük ibâdetdir.

İbaded, bu istemek temizliğine kavuşmak olduğunu unutma!..

Sen bir defa elini temiz tutarak aç bakalım.

Oradan boş dönme yoktur...

ALLAH buyuruyor:

“Kapına geleni boş çevirme!” Âyet.

Kendisi hiç boş çevirir mi?..

Bunu düşünmek bile küfürdür.

Aman dikkat et!..

Kapının tokmağını çalmasını bil!..

“Er REZZAK-ı âlem”dir.

Münkiri de kâfiri de hiçbir yaratığını geri çevirdiği düşünülemez...

Son senelerde “açlık grevi” diye bir şey ortaya çıktı.

Bu tam küfürdür. Aman sakın!

Bunda ALLAH’ı inkâr gizlidir.

Dünyada muayyen bir müddet kalacağını hakkıyla bilen, verilen rızka kanaat edip yaşamak “nefsin”...

Âhireti terk ederek, cehennem korkusundan ve cennet mükâfatından dolayı düşünmeyerek. ALLAH’a ve peygambere bağlı yaşamak “gönlün”...

Kendini terketmek ve hiç olduğunu bilerek ALLAH’dan başka hiçbir şeye rağbet etmemek “canın” zühdüdür...

Yâni Mansur gibi olmak...

ALLAH’ın Ahsen-i takvim olarak yaratıp kendine muhatap kıldığı insanın ALLAH’ın emirlerine riâyet etmesi bu Ahsen-i takvim yaratılmanın şeref ve kıymetini bilenlere mahsustur.

Bu emirlere riâyetden dolayı’ hiçbir şey istememek yalnız ALLAH’ı istemek en büyük makamdır.

ALLAH rızkı tekeffül etmiş.

Daha ne istiyorsun rızkın bitmeden ölmezsin...

Rızkını hırsa uyup da geri tepme!..

Tepelenirsin...

Yalnız ALLAH’ın verdiği helâl rızkına toz kadar bile olsa haram karıştırma...

Bu günkü dünyada çok güçtür.

Hem de çok kolaydır.

Araya hırsı koyarsan bu “güç” ile bu “kolay” birbirinden uzaklaşır...

Bunu anlamak ve görmek, çok güç bu günün insanına...

ALLAH’ın helâl verdiği rızık hazinesi haram rızkı yok edecek derecede hududsuzdur. Bunu insan göremiyor.

Takdir edemiyor.

Takdir edemiyor dedik “Kader” deki mânâ ve kıymetini bilemiyor...

Dünyaya “Ahseni takvim” olarak geldik, öyle gitmeye çalış!..

Haram rızık yoktur.

Helâli harama çeviren hareket vardır.

Bundan insanın “nefsinin” kabahati vardır...

Mekânda iken lâ mekâna dalarak huzura durmak namazdır.

“Gözümün nûru namazdır!” buyurmuş.

Bu ne demektir öğren?

Semâya bakmak sonsuzluğa, bir nevi lâ mekâna bakmaktır.

İnsan, aklın varamadığı lâ mekânı içine almış bir mekândır.

Temiz tut o mekânı...

Semâ, ALLAH’ın var olduğunun en büyük delilidir.

Semâya göğe bak. Seyret!

Bunu i’tiyad et!

İ’tiyadlann zincirleri önce hissedilemeyecek kadar kuvvetli olurlar.

En büyük lâf insan için: “YÂ HAKK!” diyebilmektir.

Bu ne demektir:

HAKK, ALLAH’ı her şeyde görenin tasdikidir.

24.XII.1986 Cuma

İ’tiyad : (İtiyat) Alışkanlık. Huy. Âdet. Âdet edinmek.

Tekeffül : Boynuna almak. * Birine kefil olmak. Kefâlet etmek veya vermek.