Tesettür

Gizlenmek, örtünmek mânâsınadır.

Dinî mânâsı da, kadınların nâmahreme görünmemek için yapması gereken takayyüdat...

Kadınlarda saç, yaradılışındaki endam güzelliğinin nüvesidir.

Kendi endamına uygundur.

Uzundur.

Vücudunda kıl yoktur.

Yüzünde sakal, bıyık olmadığı gibi umumiyetle saçları da dökülmez.

Kadında niçin saç vardır?...

Saç kesmek, Boyamak, Peruk, kadının endamına bir nevi haram katmaktır.

Yâni yaradılış güzelliğine hakarettir.

Ve bu da ALLAH’a isyan demektir.

Haram aslında yoktur.

Helâl olan yâni ALLAH’ın bahşettiği maddî ve mânevî temiz nimetleri, güzellikleri bozmak onu harama çevirmek demektir ki bu da yaradılışa karşı hürmetsizliktir.

ALLAH’ın yarattığına karşı bir nevi beyenmemek, istememek isyanıdır.

Saçlı kadın başkadır.

Güzeldir.

Saçı okşanan kadın büyük bir haz duyar.

Dünyada hakiki ispanyol kadını ve Hintli kadın saçlarını katiyyen kesmezler.

Hintli kadının muhabbeti tehlikelidir.

Seven bir Hintli kadından korkmalıdır.

O herşeye kadirdir.

İspanyol kadını sevdiği için ölmesini, sevilmediği için öldürmesini bilir.

Bu hâl saçlarını kesmediğinden, ötürüdür.

Bu lâfı hor görmeyin hakikattir.

Kadın saçının ne olduğunu anlarsan.

Saçını kesen, saçlarını şekilden şekile sokanlara sözümüz yoktur.

Görünen her şeyin bir görünmeyen tarafı vardır.

Görünmek o gizli tarafı örtmektir.

Görüneni görmede hüner yoktur.

Görünmeyeni görmede hüner vardır.

Görünen vardır.

Aslını bilmeyenler onu normal görürler.

Ve onun üzerinde retuş yapmaya çalışırlar.

Böylelikle kendi perişanlıklarının farkında değildirler.

Kur’ân-ı Kerimde :

“Yâ eyyuhe’n- nebiy kul...”

Ey nebiy yâni emirlerimi vahiy yoluyla alıp kullarıma tebliğ eden:

“Eşlerine, kızlarına, müminlerin kadınlarına sokağa çıkarken üstlerine örtü almalarım söyle, kendilerinin namuslu olduklarını böylelikle ilân ederler...”

Câriye ve kölelerden tefrik edilmek için.

Azhâb sûresi.

“Biz onları câriye sandık!” demesinler,

“Örtülerini omuzlarından aşağı sarkıtsınlar.”

Erkek ve kadının o zaman başları örtülü idi.

“Mümin kadınlar süslerini kendiliğinden görünen kısımları müstesna açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar.”

Nûr sûresi.

Başları zâten örtülü göğüslerini örtsünler.

“Niçin?”

Çok mühimdir.

Meme, iki meme arası, Süt...

Bu emre göre örtülmesi farzdır.

Açılması emre, farza muhaliftir.

Bu hâl kadının kendisine aittir.

Kimse müdahale edemez.

Âyette Peygamber kanalıyla:

“Onlara söyle” deniyor.

Hiç bir âyette kadına doğrudan doğruya hitap yoktur.

Erkeklere vardır.

Kadın namazda başını usulü veçhile örtmesi ilâhî emre gösterilen edebin ifadesidir.

Ev kıyafeti ile sokağa çıkmamak islâmi bir emirdir.

Türban, Takya, Erkeklerde serpuş doğru değil ve hakiki islâm işi değildir. Erkeklerde takya yahudi işidir.

Kadınlarda türban doğru değildir.

Bir yaşmak kullanmak emrin yerine gelmesine kâfidir.

Saçı kesik olana baş örtmeye lüzum yoktur.

Çirkin olmamak şarttır.

Örtü çehresini güzelleştirmelidir.

Türban kadını çirkin gösterir...

Baş örtmek, açık olması keyfiyetinin ilericilik ve gericilik ne ise onunla alâkası yoktur,

ilericilik nedir?

Lütfen anlatınız.

Gericilik nedir?

Nefretle söyleyiniz.

Öğrenelim.

“Bu sözümüz ne yobazlara ne münevver geçinenleredir...”

Yazıklar olsun!..

İçki içmek ilericilik...

İçmemek gericilik...

Çok var daha düello eder gibi sözler...

İki taraf atışıp duruyor.

Bu memlekette aptal görünüp, akıllı insanların bulunduğunu unutmamalarını hatırlatırım bu gibilere...

Onlar basit bir dekor, kimsenin gözüne çarpmayan bir sâdelik içinde yaşarlar.

Bilgi bilgisizliği içinde kalmak cehâlettir.

ALLAH insanları mutlu olmaları için yaratmıştır.

Nimetlerle taltif etmiştir, imkânlar vermiştir.

Güç vermiştir.

Zihin ve akıl vermiştir, iyiyi kötüyü bildirmiştir.

İyi kötü diye bir şey yoktur.

Herşeyi ALLAH yarattığına göre herşey güzeldir, iyidir.

Onu kullanmak meselesi bunu doğurur.

İnsan serbesttir, işleri ters gidiyorsa kendi yanlışlan yüzündendir.

Onun için aşırı gitmemek lâzımdır.

“İnnehu lâ yuhibbü’l mu’tedin.”

ALLAH haddi aşanları sevmez.

İki türlü aşırılık vardır:

Mantığı hiç hesaba katmamak.

Ve mantıktan başka bir şey tanımamak.

Son söz:

Saç kadının dışarı vurmayan iç güzelliğinin görünüşüdür. Unutulmamalıdır ki:

“ALLAH bir kimseyi ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. ALLAH bir güçlüğün arkasından bir kolaylık ihsan eder.” Talâk sûresi.

27.1.1987 Salı

“Yâ eyyühen nebiyyü kul li ezvacike ve benatike ve nisail mü'minine yüdnine aleyhinne min celabibihinn zalike edna ey yu'rafne fe la yü'zeyn ve kanellahü ğafurar rahiyma : Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab 33/59)

“Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne ve yahfazne fürucehünne ve la yübdine zinetehünne illa ma zahera minha vle yadribne bi humurihinne ala cüyubihinne ve la yübdine zinetehünne.... : Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler..” (Nûr 24/31)

Takayyüd : Bağlanma. Bağlı olmak. Kayıtlı bulunmak. * Çalışmak. Çabalamak. Uğraşmak. * Dikkatli davranmak.

“Üd'u rabbeküm tedarruav ve hufyeh innehu la yühibbül mu'tedin : Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.” (A’raf //55)

“...la yukellifullahu nefsen illa ma ataha seyec'alullahu ba'de 'usrin yusren :... ALLAH hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. ALLAH, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.” (Talâk 65/7)