NE SÖYLEDİĞİMİZİ BlLMlYORUZ
DÜŞÜNMEDEN KONUŞUYORUZ... “Bilenle bilmeyen bir olur mu” Âyet. ALLAH ile “Kul” iç içeyiz.
Her hususda...
Bazen biz görüyoruz.
O görünmez olur.
Bazen biz yok oluyoruz O görünür, gizlenir göremeyiz.
ALLAH görüyor, işitiyor.
Fakat görünmüyor.
Biz görüyoruz.
Görüyoruz.
Herşeyi dışarıda görüyoruz. içimizde değil.
İşitiyoruz, fakat sesi sesin çıktığı yerde işitiyoruz.
Kulağımızda değil.
O hâlde işiten O. Gören O...
Fakat görünmüyor, biz görüyoruz, iç içeyiz ya...
Haksızlığa uğradığımızda işitmiyoruz, görmüyoruz, O’na bırakıyoruz.
Bunları anla!
İnsan büyük bir hazinedir.
Kendini dışarıda arama!.. .
Haber verilen cennet, insan için...
Huri gılman, insan için...
Niğmetler, insan için...
Bunlar niçin?
İnsandaki ilâhî nesne için.
O nesne nedir?
“Hâlâ düşünüyorsun nedir?” diye.
Vah vah!..
Cehennem azabı da insan için haa!..
Cehennemde hayvan yok...
Nebat yok.
Yalınız kapısında “Zakkum” ağacı var.
Neden?..
Zakkum nedir bilir misin?
Evvelce ondan uzun uzadıya bahsettik.
Söylediklerimiz doğrudur.
Hak’dır.
HAK: ALLAH’ı herşeyde görenin tasdikidir.
En büyük lâf insan için:
“YÂ HAKK!” diyebilmektir.
Öğren!.
Öğrenmek çok güzel bir hareketdir.
Her şeyi, olmayan tesadüfe bırakma!
Tesadüf diye birşey yoktur.
Tesadüf mânevî bir kanunun bize gizlenmesidir.
“Mânâsız” demek, mânâsızlığın içindeki mânâya hakaret olur.
Aklın bazen ermediği tesadüfler vardır.
O noktaya akıl ermez değil.
Yetmez...
Kelimeleri kullanırken onları zedelemeyin!
Maddî derken mânevîyatı,
Manevî derken maddîyatı zedelemeyin!
İkisinin de kanunlara tâbi’ olduğunu unutmayın!
“Haddi aşanları ALLAH sevmez!” Âyet.
“Sevmem!” demiyor.
Kendisi söylediği hâlde:
“ALLAH sevmez!” diyor.
Bunu eşele niçin böyle anla!
Haddi aşmada habersiz ince küfre gider insan...
Dinle, basit bir misal;
Elverişsiz hava şartları, bu gayr-i müsaid demek değil mi?
Elverişsiz tâbirinde şikâyet vardır.
Bu lâf ince küfürdür.
Gayr-i müsaid : Kâinat nizamındaki kanun müsaade etmemiştir, insanın elinde değildir. Kaderdir.
“Elverişsiz”
Kime?
Sana.
Beyenmedin. itiraz vardır.
“Gayr-i müsaidde” kanunu tabiat müsaade etmemiştir.
Onu öyle kabul etmek lâzımdır.
Elverişli, Elverişsiz tâbirleri, gayri müsaid tâbirlerinin mukabili değildir olamaz. Mânâlar hakikatleri ifade eden kelimelerle anlatılır.
DUA: Kulun kendini yaratana vasıtasız arzu ve dertlerini açıklamasıdır.
Herşey ALLAH’da hazır ve nazırdır.
ALLAH olmasa hiçbir şey yoktur.
Kâinatda herşey O’ndan fakat herşey O değil.
ALLAH’a hitapda “Siz” diyemezsin.
“Sen” diye hitap edersin.
“Sen” de TEK’lik vardır.
Herşey ALLAH’da hazır ve nazır olduğuna göre O’ndan uzakta ve O’nun dışında değilsin. En iyisi istememektir.
Halinden, arzundan, düşüncenden haberi yokmuş gibi...
En büyük dua budur.
Tâbir : Ta’bir : (Tâbir) İfade, anlatma. Söz. Mânası olan söz. Deyim. * Terim. * Rüya yorma. (Ubur. dan) Herhangi bir şeyden ve hâdiseden, başka bir hak ve faydalı mânaya geçmek, intikal etmek ve ibretlendirmek ve ders almak.