Dinle!..

Kimseye ne derdini Ne acını

Ne ızdırabını açma!..

Melek bile bilmesin...

ALLAH’a aç her derdini. Arzularını...

“Yan ama tütme!”.

Dertlerinden mahlûkata şikâyet etme!

RAHÎM olan Er RAHMAN’ı merhametsize şikâyet etmiş olursun...

Yazılandan gayri gelmez, iyisi de gelir fenası da.

Hepsini hoş gör!

Kadere boyun eğ!..

Dik durursanız gölgenizin kambur olmasına aldırmayın!..

Bir hatâ yaparak eski hatâyı düzeltemezsin.

Vahşi bir ormandasın kimin düşman olduğunu anlayamazsın.

Bir tuz danesi ancak lezzetini anlayabileceğimiz bir cesametde olduğu hâlde gözle görülmesi mümkün olmayan milyonlarca atomlardan teşekkül eder.

Deniz tuzunun parçasını bile görmek mümkün değildir.

İnsanlar akılsızlıkları yüzünden alınlarında yazılı olanlarından daha çok acı çekerler.

İnsan ile ALLAH arasında perde nefisdir.

Bu perde oruç ile incelir..

Unutma!

Kendini bir ekranda görüp işiten insan işte bu perdenin içindeki, gönüldür.

Kimse “gönülü” târif edemez.

Edilmez de.

Gönül, insanın gölgesinin gölgesinin mânevî görünmez gölgesidir.

Rüyada ses vardır.

Renk vardır.

Konuşma vardır.

Ağlama vardır.

Harb ve kavga vardır.

“Acı yoktur. Koku yoktur. Küfretmek yoktur. Gölge de yoktur...”

Biz mekân âleminde yaşıyoruz.

Fakat içimizde mekân olan cesedde de kudret âleminden birşey taşıyoruz. O da “gönül” işte...

Mutlak hakikat ALLAH’dır.

Kâinatda ne varsa O’ndan...

Fakat hiç birşey “O” değil...

O’nu göremiyoruz.

Zira O’nun dışında değiliz...

O hâlde içine dön!

“Sırrı kimseye verme herkesden üstün olursun!”

İçini dışınla ört!

Gösterme aynaya bile...

Günah olur.

Günah seni ALLAH’dan perdeleyen herşeydir.

Unutma!..

Men’ edilen bir şeyden kaçmaya uğraşmak şüphede olmak demektir.

Şüphe aklın zelzelesidir.

İnsan mum gibi olmalı iğne gibi değil...

Sabır bir nevi istek ve arzuyu; ALLAH’ın arzusuna, takdirine koyduğu değişmeyen kanuna bırakmakdır.

İstemek bir nevi takdirde itiraz gibi görünür, “İsteyin vereyim!” demesi insan serbest bırakılmıştır.

Rızkı tekellüf etmiştir, inanmayı imtihan var bu işde...

Âdem suçu üzerine aldı.

Neden?

ALLAH’ın el GANİ esmâsının altında gizlediği sırrı o da gizledi.

Bazı insanların rahatlıkla anlayabildikleri birçok hakikatler vardır. Düşünemeyenlerin inkârına uğrarlar:

Melek gibi. Cin gibi. Tekrar dirilmek gibi. Cennet ve cehennem gibi... Sorgu gibi.. Bu işlerde gürültü yapmayınız.

Ne dışarıdan ne içinizde...

Kendi sesinizi o zaman işitirsiniz.

Develer çölde zevk ile sabır, kanaat hasletlerine sarılarak yürürler.

Üstündekiler ise bunlardan habersizdirler.

Sabırda olanın hâline ne insan, ne cin, cümle yaratıklar akıl erdiremezler.

Onun için dünyada su kabarcığı gibi olmalıdır, içine yabancı sokmaz su kabarcığı...

Ne eşşekler vardır ki at üzerinde gezerler.

Ne büyükler vardır ki binecek eşekleri yoktur.

Özür dilerim!

Hayvanı hakir görecek veya tahkir edecek değilim.

Yağ güle fedâ olur ve gül yağı olur.

Gülün kıymeti gizli, yağınki aşikârdır.

Yağ gül yağı oldu mu kilosu on bin lira olur.

Gülü dalından ayrıldığı zaman onu ister yağ diye kokla ister gül diye...

Bir taştan kaynak çıkıp aksa, taş artık o akarsuyun içinde gizli kalır.

Artık kimse ona taş demez.

Çünkü o taşdan çıkıp akan mübârek bir sudur.

Bu kâselere HAKK ne dökerse o dolar.

“İNSANLARLA HOŞ GEÇİNMEYEN VE KENDİSİYLE HOŞ GEÇİNİLMEYEN ADAMDA HAYIR YOKTUR” Hadis.

Kazâ ve kader çâre âlemini daraltır.

Demirle mermeri bile eritir.

Su hâline getirir...

Değirmen taşının dönüşünü görürsün.

Dereyi göremezsin...

İnsanlar kuşların seslerini taklit ederler.

Bu ağız ve boğazın hüneridir.

Fakat kuşların seslerindeki mânâdan haberleri yoktur.

Kuş dilini ancak Süleyman bilir...

Donmuş suyun güneşden haberi yoktur.

Güneşten haberdar oldu mu çözülür.

Isınır, birdenbire akıverir.

Şikâyet; sana senden yakın olan, senin içinde bulunan ALLAH’ın Es SABÛR esmâsına hakaret olur.

Sabır insanın kıymetini artırır.

Her şeyin peşinden koşmak ele birgey geçirmez.

Yalınız kısmet olan gelir.

Bu çok ince bir sözdür.

Sabırla kısmetini bekleyenin nasibi kesilmez.

ALLAH’ın işlerine karışma!..

Rezil olursun.

Ondan gafil olma!..

Uyandırma utanırsın.

Sırlarını yabancılara açma!..

Helak olursun.

ALLAH’ın gösterdiği yolu keyfine göre tefsir etme!

Yerin dibine batarsın.

Kalbin kapkara olur.

İman nûrnn söner.

Anlayışın yok olur.

Nefsin seni boğar.

Bütün dostların düşman olur.

Komşuların seni sevmez, arkadaşların senden uzaklaşır, dünyada kısmetin kesilir. Âhiretde de en çetin azaba girersin.

Bunlar böyledir.

Hiç şüphe etme!

Şüphe aklın zelzelesidir.

Sonu düşün.

Bizden söylemek...

İnsana dünya için yetecek rızık verilmiştir.

Âhiret için rızkı sen arayıp bulacaksın...

Senin dua etmen ona birşey artırıp eksiltmez.

Fakat senin için çok kıymeti vardır.

Duada HAKK’ı unutmamak gizlidir bilir misin?

Yapacağın dua ile zararlı birşey zararsız bir hâle gelebilir.

Az şeyle çok şey görebilirsin.

Dünyada en güzel iş...

Beş vakit namazı vaktinde edâ etmektir.

Bu söylediklerimi yaparsan bir zaman olur benliğin tamamen kaybolur.

Bir hayali varlık gibi gezersin.

ALLAH bütün kuvveti ile seni muhafaza eder.

Etrafında görmediğin ilâhî bekçiler bulunur.

Kötülük ve şaşkınlık sana yol bulamaz.

O zaman :

Halk sana gelir.

Nûr almak için.

Halk sana uyar, doğru yolu bulmak için...

Secde, varlık halkasını ALLAH kapısına vurmaktır.

Kim kapının halkasını görürse, elbette ona devlet baş gösterir.

Halka yolu gösteren iyinin inceliklerini öğreten örnek bir insan olursun. Halkın sevgisi seni aldatamaz.

Yoldan çıkaramaz.

Bu anlattıklarım bir sırdır ve Sözde kalır.

Hakikata ALLAH erdirir insanı...

Çünkü ALLAH RAUF ve RAHÎMdir.

“Bir kimse öğretir, öğrenir. Bildiği ve öğrendiği ile âmil olursa melekût âleminde ona azîm ismi verilir” Hadis.

Bu zât âlim-i billahtır.

Birçok bilinmeyen bilimleri ALLAH onun kalbine yerleştirmiştir.

Kimsenin erişemeyeceği sırları ALLAH ona sezdirmiştîr.

Peygamberler işte bunları vekil etmiştir.

İnsanoğlunun son durağı buraya kadar.

Bundan sonra Peygamberlik başlar.

Böyle insana bağlanan;

“Benim âlimlerim Benî İsrail peygamberleri gibidirler” Hadis.

Âlim dediği Resûlü Ekrem’in, budur.

“Bir âlimin ölümü bir kavmin ölümünden daha büyük bir kayıptır”.

Bu da hadistir.

Kimseye hased etme!..

ALLAH’a kin tutmuş olursun bu lâfı düşün!..

Hased niçin ALLAH’a karşı kin tutmak oluyor.

Bir zamanlar yoktun sonradan sana bir varlık izafe edildi, işte bu varlık seni HAKK’dan ayırdı.

Ruhanîler zümresine girmene mâni’ oldu.

Bu varlıktan soyunmak gerek.

Şimdi senin için put zâhirde yok.

Ama gizli çok...

Kanaatten hiç kimse ölmedi.

Hırs ile de kimse padişah olmadı.

ALLAH dostu olmak için :

Helâl lokma.

Gıybet etme!

Hased etme!

ALLAH’dan başkasına bel bağlama!

İşte velînin sırrı bu kadar...

Boş tarafınızı ALLAH ve Resûlü Ekrem ile doldurunuz, iki cihanda aziz olursunuz...

İslâm, ibâdetin insan şeref ve haysiyetle değer kazanacağını kabul etmiştir.

Haysiyetini kaybeden şeref ve itibarına ehemmiyet vermeyen kimsenin ibâdeti makbul değildir.

Yalan söyleyen. Sahtekâr. Dolandırıcı. Rüşvet alan. ihtikârla geçim sağlayan insanın şeref ve haysiyeti yoktur. ALLAH indinde...

Dikkat edin, sürü hâlindeki insan topluluğunda demiyorum...

İbâdetleri de bunların makbul değildir.

Kabul olunmaz.

Ne namazı namazdır, ne orucu oruçdur.

Şehvet, kralları köle yapar.

Burada şehvet, yasak olan herşeydir.

Sabır, köleyi kral yapar.

Kibir, küçük insanların kendi küçüklüklerini gizlemek için gizlendikleri bir perdedir.

Bir insan dünyada nâra atar.

Binlerce söz söyler.

Yanında oturanlar onları duymaz.

Hakikatta o gürültülerden haberi olmayan uyanık yok mu?

Asıl uykuda olan odur.

Deryaya hızlı akmak isteyen sularda balıklar durmaz...

Aç kal, Kimseye söyleme!

Utan!

Kimden?..

Sana Senden yakın olandan...

Dertlerini, Izdıraplarını, Yoksulluklarını sakın söz hâline geçirme,

Melekler bile duymasın.

Çünkü melekler insanın iç düşünceleri söz hâline gelmedikçe anlayamazlar.

Tek kal!

Vakur bir sefalet sürmesini çok iyi öğren!

Derdin olursa ALLAH ile konuş!

O da utanmazsan...

Kimsenin sözüne aldırma!

Edeble dinle, içini kimseye açma kendine bile...

ALLAH kelâmını dinle!

Resûlü ruhen taklid et!

Bu her şeye yeter.

Onlarla DoL taş!

TAŞ tekrar DOL!

Söz dalgalarının insanlar üzerine çarpa çarpa ruhtan tahrip ettiğini unutma!

Bunlar kar topu gibi yuvarlandıkça büyür, haberin olmadan seni örseler. Zedeler. Güzel söz dinle!

İçinin sözlerini okşayan sözlere kulak ver!

Her şeye yeter...

Mekke derler.

Orası kılıç müslümanı dolu.

Medine ise Resûl’e gönüllü olarak kucak açtığını düşün!

Mekke Hz.Âdem’den beri gelen bir an’aneyi insanoğlunun ulvî macerasını yeniliyor. Medine ise sizi yeniliyor!..

26.6.1987 Cuma