NEMRUD’UN ATEŞİ

“EY ÂTEŞ, İBRAHİM’E SERlN VE ZARARSIZ OL”

Bu âteş insan tarafından hazırlanan ateşdir.

İnsanlara musahhar kıldığı her şeyi insanlar iyiye ve fenaya kullanabilirler.

O şeyin o insana uyması yaratılışı icabıdır.

Cenabı ALLAH bu sefer ateşe:

“Ey!” demesi bir nevi dilektir.

ALLAHın dileği reddedilmez.

“Sen yaratılış hassasına sadıksın.

Ben, bu hassa ve işine karışmam!

Çünkü öyle halk “olundun”.

Şimdi Nemrud’un emrindesin.

Ben bir dilekte bulunuyorum!”

ALLAH’ın dileği reddedilmez.

ALLAH’ın yarattıklarına karşı nezaket ve büyüklüğüne bak...

Lâfa dikkat...

Bunun üzerine ateş ne yapacağını şaşırır.

Fakat yanmaya devam eder.

Yalnız İbrahim’e yanaşamaz.

“Acaba ne olacak?” düşüncesi anında iken, İbrahim’in’ çevresi birden bire Gül bahçesi olur. Ateş yanmaya devam eder.

Ateş yanıp da sönmeye başladığı zaman “Nemrud”, İbrahim’in yanmadığını o büyük ateşin ortasında bahçede oturduğunu görür.

Ateşi söndüren su yetişir.

Ateş korları, yerden fışkıran suya kavuştuğu anda balığa tahavvül ederler. Bir göl olur.

Bu günkü “göl” ve “balıklar” onlardır.

Niçin ve neden balık oldu ateş korları?..

Sus!..

Güzel hoş bir rivâyet...

Olur olmaz söyleme, o başka bir çekişme.

Zedeleme, öyle kalsın.

Kimseye zararı yoktur, bu akıl almazın...

O zamandan bu zamana gelmiş güzel bir rivâyet...

Te’vil değildir.

Te’vil: İyi niyetle akla sokmaya çalışmak için çâredir.

Burada âyet açık ve berraktır.

Aklın almadığı hudud dışındakini zedelemek,

Akla hürmet hududunun dışa çıkmasına çabalamak tehlikelidir.

Çok dikkat et!..

Dikkatsizlik günah doğurur.

Günah: Seni ALLAH’dan ve koyduğu değişmeyen kanunlardan perdeleyen herşeydir.

İçini, dışınla ört!.. Gizle!...

Dışın pis ve fena bile olsa yine ört!

Şu âyete bak mânâsını anlamaya çalış:

“İNNA ENZELNA FÎ LEYLETÜ’L- KADR”

“Mübarak gecede”

Burada, “Bir” mübarak gecede” demek tamamıyla yanlıştır.

“Bir” kullanılmaz yoktur mübârek gecede.

Vahiy gece başladı.

Mi’rac gece oldu.

Kur’ân gece inmeye başladı.

Mi’rac Tayy-i mekân değildir, Tayy-i zamandır.

Ateş Nemrud’un elinden çıkmadı.

Yalnız “Ey!” hitabına karşı orta kısmını da ALLAH’ın dileğine bıraktı ve ALLAH’ın dileğini yapması orayı gül bahçesine çevirdi.

HAKK’dan geleni HAKK ile kendi arana gizle...

ALLAH’a hürmet etmek bambaşka bir iştir.

Sudaki cömertlik ALLAH’a ait bir cömertliktir.... “El GANΔ...

HAK: ALLAH’ı berşeyde görenin tasdikidir.

En büyük lâf insan için “Yâ HAK!” diyebilmektir.

Kendinize çok dikkat edin.

Ömrünüz öyle geçsin ki, kabrinizi bir küçük cennet olarak bulabilesiniz.

Kar gibi ol ki yağmur yağar, güneş vurursa, eriyesin!

Dış ve içe bir şey karıştırıp, bulanmadan, doğruluktan sapıp donma!

Şu muvakkat dünyada akmak ne güzel...

Akarsular vardır.

Çakılların üzerinden akarlar.

Küçük engeller üzerinde görünür.

Büyüklerin, yanından sessizce geçerler.

Bundan ibret al!..

Her şey sudan halkolundu.

Onun yaptığı en doğrudur.

Her şeyi hoş görmek, ALLAH’ın emirlerine, kanunlarına itiraz etmemektir.

“Hoş görü” dedikleri taviz değildir.

ALLAH ile her an onun merhameti ile iş görmek demektir.

BESMELE: Her işde HAKK’dan izin alınmasıdır.

Besmeleyi unutmak, HAKK’ı unutmak olur.

Abdestsiz olarak besmele sesli söylenemez.

Dili oynatmamak gerekir.

Dil oynatmak ikrardır. Dikkat!

“Bismillah” besmele o kadar...

ALLAH’ın bana verdiği kudretle, her şeyi onunla birlikte yaptığını tesbih demektir. KÜN emridir.

ALLAH her şeyi insana musahhar kılmıştır.

Besmele ona karşılık teşekkürdür aynı zamanda...

Her şeyin insan aklına göre bir sebebi vardır.

Sebepler zincirini sonsuz tasavvur etmek doğru değildir.

Her şeyin ilk sebebi olmalıdır, işte o ilk sebep ALLAH’tır.

ALLAH her şeyin enerji ve kuvvet kaynağı...

Kâinatda her şey O’ndan fakat her şey O değil...

Biz O’nu şekillendiriyoruz.

Dua için de isimlendiriyoruz...

HAK : ALLAH’ı herşeyde görenin tasdikidir.

En büyük lâf insan için “YÂ HAKK!” diyebilmektir.

Bunun daha ilerisi vardır amma herkes anlayamaz.

Bunu ancak “YÂ VEDUD!” söyletebilir.

Dost dilinden tatlı bal yoktur.

Kâinat, temelinde derin bir birlik, yekparelik saklar.

Her şey birbirine bağlanmış...

Kimya ve fizikle görünür bu bağlanış, gizli ve ölümsüz bir el tarafından idare ediliyor. Tek bir çiçeği bile koparamazsın.

Bir yıldızı yerinden oynatamadan...

Bunu, akıl bir hududa kadar idrak eder, anlar.

Hudud bitti mi, akıl artık yetmez.

Fakat ötesini anlamadan bağlanış var.

ALLAH’a bağlı olan insanın özü yalan bilmez.

Herkesde vardır amma az kimse farkındadır, ismini söyler dururuz, ne o? “ViCDAN”. Vicdansız demek küfür olur.

Vicdan : İnsanın ALLAH’a bağlı en yakın perdesi...

9.9.1988 Cuma