YEMEZDİ İSTEMEZDİ SEVMEZDİ

Resûlü Ekrem;

Av eti. Kanatlı. Geyik. Ceylan. Yaban keçisi, Her türlü denizden sayd edilen balık “yemezlerdi”.

Yemedi değil...

Yemezlerdi...

Soranlara cevap vermediler.

İsrar edenlere de cevap vermediler.

Sükût ettiler.

Ondan sonra da soramadılar...

Eti yenmeyen kanatlılar, Tilki, Kurt, Arslan, Kaplan, Fil, Domuz, Yılan, Timsah öldürülmesini “İSTEMEZLERDİ”...

Her türlü avcılık, Balıkçılık, Etleri yensin yenilmesin bunları “SEVMEZDİ”... Kendileri hiçbir hayvana bıçak vurmamıştır.

Öldürmemiştir.

Avlanmamıstır.

“Cevap vermediler. İstemezlerdi. Sevmezdi” bunlardan ötürü de hiç birini yasak etmemişlerdir.

Günah veya helâl olduğu hakkında bir söz söylememiştir...

Sebep bu üç kelimenin içinde gizlidir.

Beyazidi Bestamî ,

Ahmedi Yesevî

Hacı Bektaşi Velî

Hacı Şabanı Velî her türlü sayd ve avcılık istemezlerdi.

Balık da yemezlerdi...

Daha birçokları daha vardır amma ben bilmiyorum.

Duymadım da.

Yazı hâlinde görmedim.

Bu yaratmanın icabıdır.

Mecburidir.

Bu lütuf kime ve niçin?...

ALLAH’ın yarattıklarına karşı mecburi olan bu lütfunu idrak ederek şükretmek gerekir...

Söylemiş bir öte adamı :

“İsyan olmaz mı nimet verdi diye şükretmek.

Nimet vermeseydi şükretmezdim der gibi...”

Nimet verdi diye şükret.

Vermedi diye hamdet.

Biz de böyle söyleriz...

Kimse tarafından bu lütuf istenmemiştir.

Her yaratık, değişmeyen muayyen kimyevî, fizikî, maddî ve mânevî kanunlara tâbidir. Atom bile...

“Bi niğmeti Rabbike fehaddis” bu âyeti iyi anla!

Sonsuz bir küçüklük akıl almaza kadar.

“Makro kozmoz” her ikisi de sonsuz bir karışıklık.

Akıl almaz.

Fakat bir intizam gizli, bu sonsuzlukta...

Aklın ilimle yanaşıp göremediği mikro kozmosun ötesi atom kaynaşması... Ancak kâinatın değişmeyen intizamında gizli âdet ilmi olan “Riyâziye-Matematik” ile bakılıyor.

Gidiliyor o görünmeze...

O rakamlarla görmeye çalışırlar...

Âdet, kâinatın

Tekâmül, hayatın

Birlik, ALLAH’ın kanunudur...

Durmadan akıl almaz bir süratle dönen bu tesbîhat, atom raksı içinde yaratılışın sırrı gizli... “KÜNNES. HUNNES”

“Fela uksimu bi’l- hunnes el cevari’l- künnes” ile bildirilen atomun çekirdeği “Hunnes”.

Bu çekirdek sabit kımıldamaz.

Etrafında ölçüye sığmaz bir süratle dönen “Künnes” elektronlardır. Nereden geliyor nereye gidiyor, insanlık macerasının hikâyesi halledilemiyor.

Elektron çekirdekten ayrıldığı zaman “iyon” ismini alır.

Çekirdeğe yakın veya uzak olan elektronlar vardır.

Atomlar yekdiğerine çarparak birbirlerine aktarma yaparlar.

Bu çarpma kimyevî, fizikî, etektriki mıknatısi bir çok sebeplerde olabilir.

Atomdan çekmek, iyona ayırmak.

Ses, ihtizazla çekirdekten uzaklaşan elektronları tekrar yerine göndermek mümkündür.

Bu hareketler saniyenin milyarda biri zamanında olur.

Bazen saniyenin binde biri zamanında olur.

Bunu idrak etmek “algılamak” mümkün değildir.

Bunlara yâni ses, titreşimlere “foton” diyoruz.

Astroloji: Felekiyyat. İlm-i nücum.

Gök ile, yıldızlarla meşgul olan ilim demektir.

Bu gök ilmi ile dünya ilmi karıştırılarak “Astronomi” ilmi ortaya çıkmıştır.

Hâlâ kafanızda, okuduklarımı dinlemediniz bile...

Balık niçin yemezdi.

Düşünceniz buna saplı.

Evet.. Yemezdi.

Öğrenip de ne yapacaksın.

Öğrendiklerini ne yaptın?

Yahut yaptıklarım öğrendin mi?

Sen, biliyor musun diye soracaksın amma çekiniyor soramıyorsun.

Merak etme söyleyim aslanım.

Biliyorum.

Bilmesem konuşmam.

Söylersem o zaman balık resmine bile bakamazsın...

Hac ve umrede ihramda iken av ve sayd yasaktır. Mâide sûresi.

Sebep ve niçin?

14.10.1988 Cuma

Sayd : Av. Avlanmak, sayda gitmek, ava gitmek

l t^İjJ ' .Âajj lili j “Ve emma bini'meti rabbike fehaddis. : Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.” (Duhâ 93/11)

Âdet : Usul, görenek, alışılmış davranış. Huy, tabiat. Toplumda nesiller boyunca uyulan ve kamuoyunda (umumî efkârda) saygı ve müeyyideye sahip hareket kaideleri (Sosyoloji). İslâm cemiyetinde âdetler de İslâmî olur, İslâma uygun olur. Müslüman, İslâma aykırı âdetlere uymaz. Cemiyetin yabancı âdetlerle bozulmamasına gayret gösterir.

“Fela uksimu bilhunnesi. Elcevarilkunnesi.: Hayır! Akıp giden, bir kaybolup bir etrafı aydınlatan yıldızlara andolsun,” (Tekvîr81/15-16)