“YES’ELUNEKE ANİ’R- RÛHİ” -İsrâ Süresi-
“Sana ruhdan sorarlarsa: Ruh RABB’ın emrindendir” söyle...
Böyle cevap, ruhun varlığını tasdik ediyor demektir.
Fakat mahiyeti gizli..
Niçin bu gizli oluş...
“Emirdendir” demek başka bir âlemdendir demektir.
Akıl o âlemi kavrayacak kudrette değildir.
Emir âlemi nedir: Dünya kanunlarına girmeyen, maddenin ötesindeki...
Ölçüden, Tartıdan, Şekilden, Renkden uzak varlıkların âlemi...
Görmemek olmamağa delil değildir.
Ruh vardır onu inkâr edecek bir sebep de yoktur.
Peygamber var olduğunu tasdik etmiş ya...
Yeter ve artar bile...
Târif etmeye kendimizi aklımızla zorlarsak:
Madde aleminde dolaşan gayb âleminin malı “ruh” bir “var” dır ki yok görünür.
Ve kimsenin madde âleminde onu görmeye yolu yoktur.
Târifimiz bu kadar...
Sen başka târif biliyorsan söyle öğrenelim...
Ruhun hakikat ve mânâsı akıl ile değil, ilâhî zevk duygusu ile anlaşılır, hissedilir. “Herkes ölümü tadacaktır” âyeti.
Burada zâika, tatmak zevktir, dikkat edilirse.
Resûlü Ekrem ruhlarını teslim ederken “Er refiki âlâ” buyurmuşlardır.
Bu boş lakırdı değildir.
Düşün efendi!..
Bu ilâhî zevk nedir?
Arı ile çiçek arasında gizli olan bal peteği gibi burada ALLAH’ın arıya “vahyi” gizlidir. Aklın, idrakin altında bütün ruhun bir idraki vardır ki oraya erişmekle mümkündür.
Buna erişmiş kimseler maddeye akseden mânâları şuûrlarından süzerlerken, ses söz şekil olur.
Bazen de herkesin anlayamayacağı bir dile bir kalıba dökülürler.
Bu gibi İlâhi kanun ve emirleri kendi temiz kalb ve vicdanlarında duyarlarken meleklerle tanışırlar.
Göklere çıkar buraklara binerler ve nihâyet tamamıyla dünyevi her şeyden alâkalarını keserek perde arkasından senli benli “Rabbül âlemin” ile konuşurlar.
Dikkat edin lâfa.
“Rabbül âlemin diyoruz.”
“ALLAH” demiyoruz aradaki farkı bul!
Bulursan anlattıklarımızı o zaman anlar bize de dua edersiniz...
Ölüm ALLAH’ın emri değildir.
Dikkat et! Kurduğu kanun icabıdır.
Her şey fânidir.
Bundan ötürü:
“Ahenk kanununa uyuşda bozukluk olursa onu tamir ediniz, tedâvi olunuz!” emri vardır. Ölüm ALLAH’ın emri olsaydı tedâvi olunuz emri olmazdı.
Muhteremim düşün, anla bu lâflar çok mühimdir!
Gözlerin ve beş duygunun şâhidliğine dayanarak bu hususda bir fikir yürütme!..
Aklın yetmediği yerlerde kanunlardan bahsetmek gülünç olur.
Kanun etraflı bilgi demektir.
Manevîyat bilgi âleminde yalnız tezahurları ile vardır.
Bu hüküm ve tahdid, normal durum üstündeki insanlar zaviyesinden, objektif ilim hakkında kanun mânâsındaki umumi bilgi içindir.
Normal durum üstündeki insanların enfüsi müşahadeleri ve mârifetleri, umumi duygular mânâsındaki bilgiler için değildir.
Bu öyle bir duygudur ki, onun kendine mahsus bir uzvu yoktur.
Her uzuv onundur.
Ruhun umumi duygusudur.
Bu hâl beş duygunun dışında mühim bir ruh başarısıdır ki o duyguya erişenler bütün ruhları ile şuhud âlemini duyarlar.
Bizim gördüğümüz âlem şuhud âlemi zâhiren maddedir.
Bâtınan mânevîyattır.
Kâinatda akıl ve idrakin hududu dışındaki hadise ve oluşlar emir âleminin aynada görülür gibi akisleridir, insanlar aynaya bakarken yalnız kendi yüzlerine bakarlar.
Bir içlerine baksalar...
İşte insanlar aynaya bakar gibi emir âlemine bakarlar fakat görmezler, anlamazlar... “Rabbimin emrindendir” âyeti budur.
“Min emri Rabbi” âyetin peşinde ilimle biraz anlaşılır.
“kalilen” lâfzı celili vardır.
Bu arada bir dua söyleyim:
“MIN EMRi BEYNEL- KÂFl VE’N- NÜN” bu büyük mânâ ifade eden emir âlemine ait bir dua ve istekdir, yardımdır, aman demektir...
Olukdan bir vefâ görmedin ise...
Suyu semâdan iste...
Su vermek için bekleyen çok bulut var.
Eşref saati bekliyorlar.
Eşref saat nedir bir bilsen...
Bunu eskiler bilir.
Yeni nesil bilemez
(ve şahabın hayrı lehu matarin...)
ALLAH’a karşı kendini gocundurma.
Ondan uzak olduğunu bilmeden söylemiş olursun.
Bu çok ince bir isyandır.
“O” sende değil. Sen “O”ndasın.
Bu lâfı düşün!
Yükselten yuvarlatan noktadır.
Cesedin senin yüzünü örtüyor.
Habersizsin.
Bir ana yavrusunu göğsüne basar öper.
O öpme iki et parçasının basit bir teması...
Bunun ötesinde gaybi bir kuvvet var.
Bu temas o kuvveti seyrediyor.
O kuvvete şevkat diyoruz.
Anlaması anlatılması çok güç bir duygu...
“Er RAHÎM” gizli, haberin var mı?
Yok...
Ne hadis ne âyet olup yanlış anlaşılmaya müsaid olan sahibsiz sözler vardır. Bunların esaretinde birçokları...
Şevkat öyle bir dildir ki sağır da işitebilir kör de okuyabilir.
Bilir misin “mi’rac” maddî mânâda bir seyahat değildir.
Mekân ve mesafe mefhumları ile ölçülemez.
Tamamen mânevîdir.
Onu idrak ettiren kanunlar dünyada câri kanunlar değildir.
Şaşırır kalır insan.
Canlılık yokken üreme kanunu da yoktu.
Üreme kanununun canlıları yarattığını söylemek mümkün değildir.
Bilir misin :
Dut yaprağına böcek arız olmaz.
Çekirge bile uğramaz.
Dut yaprağını koyun yer süt olur.
Arı yer bal olur.
Geyik yer misk olur.
Bu süt.
Bu bal.
Bu misk.
Bu ipek başkadır diğerlerine benzemez.
Dut ağacının ömrü de uzundur unutma...
Dut. Kara dut. Kara ekşi dut.
Dut yaprağı ye!
Sorma bana...
Bütün bu hüner ALLAH’a mahsusdur.
Başka bir âlemin bu tarafta görünüşüdür...
17.1.1989 Salı
Müşahade : Şâhid olunan.
ı jJj Cj~' Gj a®
“Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utitüm minel ilmi illa kalila : Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.” (İsrâ 17/85)
Zaviye : Köşe. * Küçük tekke. * İki çizginin birleşmesi ile hasıl olan köşe, şekil. * Mat: Birbiriyle kesişen iki satıh veya iki çizginin birleştiği yerde meydana gelen açıklık. Açı. Açı ölçü birimi 360 eşit parçaya bölündüğü takdirde "derece", 400 eşit parçaya bölündüğü takdirde "grat" tır
Şühud : şâhidler. * Görme, şahid olma. * Müşahede etme. * Görünecek hâlde şekillenme. “Min emri beyne’l- kâfi ve’n- nûn : Emrim kaf ve nûn arasındadır.” Yâni : “Kûn! : Ol!”
Ve sahabın hayrı lehu matarin : Onun için hayırlı yağmur var.
Ve sahabın hayrı lehu matarin : Ve ona hayır yağdıran bi bulut..