EY ARZ SULARI YUT

ET SEMÂ SEN DE YAĞMURU TUT..

Âyet

Ne demektir bu âyet?..

Vazifeni yap!..

Arzın su ile olan Sünnetullahdaki kanun şeklinde olan vazifeni yap!..

Semâya da, sen de yağmur oluşu, mekanizmayı tut!..

Cenabı ALLAH burada arzdan ve semâdan bir müddet için vazifelerini te’hir etmesini istiyor.

Niçin?..

Nuh’un duası üzerine..

ALLAH’ın yarattıkları başında su geliyor.

Suyu aziz kılmıştır.

Suyu sevmiştir.

ALLAH’ın celâl ve cemâl sıfatlarının aksettiği ayna sudur. Suyu serbest bırakmıştır.

Su kadar temiz,

Su kadar mülâyim,

Su kadaruysal,

Su kadar cömert,

O Su kadar kuvvetli bir şey yoktur.

Suya verilen emir, vazife değişmez.

“Biz semâdan mübârek su indirdik” âyet “Biz her şeyi sudan halkettik” âyet Ama madde su değil dikkat!..

“Ay”ın görünmesi su ile olmuştur.

Su, ruhun geldiği geçtiği bir vasıtadır.

Su, neden halkedildiği bilinmiyor.

ALLAH’ın en büyük sırrı bu...

Suda ifade edilemeyen bir âhenk vardır.

İfadeye kalkarsanız bu âhenği bozarsınız.

İzah edilemeyen “âhenk” değildir..

Hayat sizin değildir.

Kâinat âhenğinin bir parçasıdır.

Âhenği bilselerdi insan oğlu bu âhengi yıkmazdı.

Bu öyle bir noktadır ki târif olunmaz.

Söylenecek sözler de işe yaramaz.

Bir destinin kullanmaya yarayan kısmı unun içinin boşluğudur.

Her şeyi halketmek için suyu katalizör aracı yaptık...

Bilnen bir şey vardır.

İnsanın ilâhî bir âhenk kanunu ile idare edildiğidir.

Kâinatta her yaradılış süs ve işleme nizamı ile insanlara güzel çirkin görünür.

Hayır ve şer şeklünde tecellî eder.

Halbuki kâinatta hiçbir şey mânâsız, eksik ve çirkin değildir.

Hepsi noksansız ve güzel yaratılmıştır.

Bizim HAKK’a yakınlık dercemize göre çirkin veya fena şekil ile görünür.

Her şeye âsumâni bir huşû, bulurlar üstü bir vecd içinde bakmak lâzımdır.

Fena ve çirkin görünen her şeyde bir güzellik hikmeti ve HAKK’ın bir tecellîsi gizlidir.

Onu görmeye gayret etmelidir ve bu mümkündür.

İnancı kaldırınız insandan, geriye yağ, et, kemik, sinir ve ilik kalır.

Ne yağından mum, ne etinden pirzola olmaz.

Utanç veren bir yığın hâline gelir.

“Akbabalar leş yerler” hikmeti budur...

Buluttan yağmur olmaz.

Bulut havanın oksijen ile hidrojeni birleşip yağmur olmasına katalizördür. Oksijenle hidrojen buluta gizlenerek birleşirler ve yağmur olurlar.

Küçük bir buluttan tonlarca su olur mu?...

Bir litresu buhar olursa Avakado Amper Kanuna göre husule gelen 22,3 hacım ağırlığı 10 gr. eder.

10 gr. Bulut yağmura çevrildiği zaman 10 kğ. Su olur.

Bulut katalizör, Oksijenle hidrojen bulutla birleşiyor su oluyor.

Bulut olmasa birleşemezler.

Unutma ki bulut ne Oksijendir ne hidrojen.

“ VE SAHABİN HAYRİ LEHU MATARİN” .

Yağmur suyunun :

Rengi vardır, renk kadrosuna girmez.

Kokusu vardır, burun almaz.

Tadı vardır, dil hissetmez.

Bu sözler tuhaf amma bunlarda suyun renksiz rengi, kokusuz kokusu, tadsız tadını bulacaksınız...

Unutma ki ALLAH insan gönlünde insan sesi şaklinde kelâmı ile tecellî etti...

Akıl yoran Hız...

Değişmeyen intizam...

İlâhî bir raks...

Tesbihat..

Elektronlar atom çekirdeğinin etrafında dönüyorlat sağdan sola...

Elektronlar nüvenin etrafında (hünnes) soldan sağa nüveden uzaklaşmak için dönerler (künnes).

Bütün bu tesbihattan, çarpışmadan bir ses çıkar. Kulak almaz..

Bu İlâhî raksın güzelliğini taşıyor bu ses...

Bu duyulmayan sesi rencide etmemek için :

“ALLAH yavaş konuşanları sever.” Hadîs.

“Resûlün sesinden fazla yüksek ses çıkarmayın.” Âyet.

“SAYHATEN VÂHİDETEN : Tek bir sesden” Bu da yukarının aksi...

Gök gürültüsü duyulduğu zaman dedelerimiz okurlardı. Korktuklarından değil... “sayhaten vâhideten” âyetindeki dehşeti hatırladıklarından...

Bu tek ses Nemrud’un kavmini bir anda saman çöpü gibi harab etti.

Gürültü vücud kimyasına tesir eder.

Bu bahis evvelce uzun uzun anlatılmıştır.

Biz burada ALLAH sözünü hatırlatırız.

“İNNA ERSELNA ALEYHİM SAYHATEN VAHİDETEN”

“Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik!” 27.6.1989 Salı

“Ve kiyle ya erdubleiy maeki ve ya semaü akliiy ve ğidal maü ve kudiyel emru vestevet alel cudiyyi ve kiyle bu'del lil kavmiz zalimin : (Nihayet) «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti. Ve: «O zalimler topluluğunun canı cehenneme!» denildi.” (Hûd 11/44)

Tâcil : Acele ettirme, hızlandırma.

Te’hir : Geciktirme. Sonraya bırakma.

“Ve nezzelna mines semai maem mubaraken fe embetna bihi cennativ ve habbel hasiyd : Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek daneler bitirdik.” (Kaf 50/9)

“E ve lem yerallezine kefem ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun : İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir hâlde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?” (Enbiyâ 21/30)

Ve sahabin hayri lehu matarin : Ona hayır yağdıran bir bulut..Hayırlı bir yağmur bulutu..

“İnna erselna aleyhim sayhatev vahideten fe kanu ke heşimil muhtezir : Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.” (Kamer 54/31)